YöRüKLeRiN ÖzELLeRi

YÖRÜKLERİN ÖZELLİKLERİ


      1-     Beklemeyi  sevmez, sabırsızdır.

2-     Meraklıdır, duyduğunu sorgulamadan, araştırmadan kabul eder.

3-     İyi niyetli ve önyargısızdır. İnsanlara önce inanır, güvenir,iyi davranır, hoşgörü gösterir.

4-     İnsancıl ve barışseverdir.

5-     İlgisiz, duyarsız, tedbirsizdir.

6-     Çabuk sinirlenir, kızgınlığı da çok çabuk geçer, kinci ve intikamcı değildir, kan davası gütmez. Özür dileyeni affeder, barışır.

7-     Bazıları keçi gibi inatçıdır. Bir pire için yorgan yakar.

8-     Yaşlıya ve kadınlara saygılı ve yardım severdir.

9-     Vatansever, dindar, Allah’a tevekkül eder, kanaatkardır.

10-Çevreye, küçük çocuklara şefkatli, yetişkin aile fertlerine otoriterdir.11- Ağaç, çiçek ve hayvan sevgisi orta düzeydedir.

12- Dolduruşa, pohpohlanmaya, tava çabuk gelir, çabuk kanar, kolay aldatılır. Çok da dolandırılır.

13- Bazıları kıskanç, geçimsiz ve kavgacıdır.

14- Tüketim eğilimi yüksektir. Eline para geçerse düşünmeden harcar, tasarruf etmez, ancak genelde gösterişe düşkün değildir. Sade yaşarlar, Yörüğün Beyi ve Çobanının yediği ve giydiğinin fazla farkı yoktur. Yaşantısı aynıdır.

15- Geleceği pek düşünmez. Örneğin: Yazdan güzü ve kışı düşünüp tedbir almaz Yağmur, fırtına, kar ve soğuktan hem kendisi hem de hayvanları zarar görür.

16- Dedikoduyu (boş, lüzumsuz, gereksiz, faydasız konuşmayı) çok severler.

17- Okuyanların dışında, gazete, kitap pek okumazlar, ancak TV’yi çok sevmişlerdir.

18- Okumayı ve düşünmeyi sevmez. Gözü açılır, ahlakı bozulur diye çocukları hele kız çocuklarını pek okutmazlar. Kızlara sadece 5-12 yaş arası Kuranı Kerim öğretir, temel dini bilgiler aldırırlar.

19- Kadınlar erkeklerden kaçmaz. Evlerde haremlik, selamlık yoktur.Kadınlar erkeklerle rahatça konuşurlar, ancak başlarını da saçları görünecek şekilde  örterler. Dinde şekilci ve aşırı kuralcı değillerdir. Kadınların büyük çoğunluğu, erkeklerin ise çoğu namaz kılıp, oruç tutarlar; bu nedenle manevi bunalıma düşeni ve intihar edeni çok azdır.

20- Genelde erkekler tek eşlidir. 2-3 eşli olan çok azdır. Çocuk sayısı Arap ve Kürtlere göre çok azdır.

21- Eşlerin her ikisi de oğlan çocuğu isterler, ama kız çocuğunu da evlat olarak kabullenirler. Ancak kızların yeri evde ikinci sıradadır. Oğlanlar bize yaşlılıkta bakacak diye kız çocuklarına göre onları daha çok sever ve kayırırlar. Babalar çocuklarını elbebek, gülbebek tarzında sevmezler. Çocuklarını kucaklayan gezdiren çok azdır, büyüklerinden çekinirler. Erkekler çocuklara bakmazlar, Çocuğu yetiştirende sevende kadındır. Çocuğu terbiye ederken genelde döverler. Erkekler hem karılarını, hem de çocuklarını döverler. Kadınlar erkek çocuğunu, kız olup ta benim gibi rezil olmasın diye ister. Kadınlığın zorluğunu bizzat yaşamıştır.

22- Kadın ev yönetiminde söz sahibidir. Çadırın direği çok beceriksizler dışında kadındır.

23- Koyun, keçi güdülmesi; erkeğin, kuzu, oğlak, inek otlatılması; çocukların, halı kilim dokunması, koyun sağımı, inek tavuk bakımı, sebze yetiştirilmesi ve tüm evişleri kadınların görevidir.

24- Yörük kadınları gelinleriyle geçimsizdir. Geline, ayrı bir ev açılmaz, kaynananın evinin bir odasına indirilir. Gelini kaynana seçip, kendine hizmet ettirmek için almasına rağmen, bir süre sonra anlaşmazlık başlar. Oğlan ortada kalır, birisi anası, birisi karısı. Sonunda gelin oğlanı ikna eder, kaynanayla küs olarak oğlanı baba ocağından ayırır.

25- Düğünde eşya alınması, altın takı gibi tüm masrafı erkek tarafı yapar. Kız tarafı halı, kilim, yatak, yorgan, işleme gibi çeyiz dışında eşya getirmez. Kız tarafının başlık parası alma adeti yoktur.

26- Çocuklarına evleninceye kadar pek güvenmezler, hatta büyüdüğünü bile kabullenmezler. Onun doğru düşünüp, iyi iş yapabileceğini kabullenemez, fikrine itibar etmez, İşine karışıldığında "Karı ve çocuk kısmının aklı ermez" derler.

27- Anası, babası ve kardeşleriyle genelde geçimsizdir. Akrabalarının ne onduğunu, nede öldüğünü ister. Komşularıyla inek, koyun otlatma, tavuk, köpek ve çocukların yaramazlığı, zarar ziyanı yüzünden birbirine küsüp darılırlar. Ancak uzlaşmaya, anlaşmaya yatkındırlar. Genelde ilk saldıran, kavgayı başlatan değildirler.

28- Koyun kırkmak, yıkamak, halı kilim dokumak, harman kaldırmak gibi işlerde yardımlaşır, sütte keşik yapar ama borç para vermeyi sevmez."Yörüğün canını iste, parasını isteme."

29- Erkekler koyun ve keçi yetiştirilmesinden anlar. 1950’lerden sonra, yerleşik hayata geçip, sebze, bahçecilik ve tahıl ziraatıyla da uğraşmışlar ise de, küçükbaş hayvancılık (inek besiciliği de pek verimli olmamıştır.) kadar başarılı olamamışlardır.Esnaf ve sanayicilikte, bulunduğu şehirde en öne geçeni yoktur. Türkiye Ticaretinde söz sahibi olmuş ilk 500'e girip adını duyurmuş bir iki yörük dışında işadamı yoktur. Yörüklerden siyasetçi, memur, bürokrat, teknokrat, öğretmen, subay, bilim adamı az sayıda da olsa çıkmış ise de; konusunda otorite ve meşhur olan yoktur. Bunun nedeni; yörüklerin birbirine sahip çıkıp desteklememeleri, prensipli, düzenli, planlı çalışmamaları, ilke ve amaçlarına yeterince sahip çıkmamaları, sabır, istek, azim, hırs, atılganlık, sosyal girişkenlik, yarışmacılık duygularının azlığı veya yokluğudur, "Azıcık aşım, ağrısız başım", "Bir dönüm bostan, yan gel Osman",  "Bana ne, boşver, neme lazım"... felsefesini benimserler.

30- Dinin ve kanunların yasak ettiği yoldan para kazananların (hırsız, kapkaçcı, eşkiya, mafyacı, terörist, kaçakçı, çete) sayısı yok denebilir. Böyle kişiler sevilmez, dışlanır.

31- Sanat konusuna ilgi ve yetenekleri azdır, Bu alanda da başarılı değillerdir. (Herhalde yaşantıları müsait ve ortam bulamadıkları için.)

32- Kendinden fakiri küçük görür, kız vermek istemez.

33- Çekingen, anti sosyal, kendi dünyasında, sessizliği seven insanlardır.

34- Genellikle tembeldir, çalışmayı sevmez, sistemli, düzenli, süreklilik taşıyan, şartları ağır ortamda çalışmaya katlanamaz. Güvendiği varsa veya mecbur kalmadıkça çalışmaz. Azla yetinir, yokluğa katlanır. Tembel Yörüğün felsefesini, arzusunu gösteren deyim: "Pekmezi içip, ardıç gölgesinde yatacan"

35- Ölümü de doğum gibi normal bir olay kabul eder, yakınlarını, nerede ölürse o yerin mezarlığına gömer. Mezar başucu taşlarının çoğunda Ölünün ismi bile olmaz. Çocuklar genelde dedelerinin ve nenelerinin mezarlarının yerini bile bilmez. Mezar ziyareti yapanlarda çevredeki diğer etkin grupların etkisinde kalanlardır. Yaşgünlerini kutlamaz, Ölüm günlerini de takip edip anmaz. Yörük mezarlarını anlatan “Yörük mezarı gibi” bir deyim var.

36- Sigara içeni fazladır. Ancak alkol ve kumar bağımlısı çok azdır.

37- Atalarından gördüğü, bildiği gibi hareket etmek, iş yapmak ister, geliştirmek istemez, değişime direnir, yeniliğe kapalıdır, Töre, örf, adet, anane, gelenek ve göreneklere bağlıdır.

38- Kendi akraba ve milletinden çok daha fazla yabancılara iyi davranır. Başka etnik gruplardan kişiler kan davası nedeniyle memleketlerinden kaçıp yörüklere sığınmışlardır. Yörük köyüne, mahallesine yerleşmiş, huzur ve güvenle yaşamışlardır. Yörükler kimsenin malı, canı ve namusuna göz dikmez.

39- Nankör değildir, ekmeğini yediği kapıya hainlik yapmaz, iyilik gördüğü kişiye sevgi ve saygı duyar, hatır gözetir.

40- Hayalcidir, his ve duygularıyla hareket eder, gerçekçi değildir. "Bir şeyi yerinde ve zamanında, gereğince yap" kuralına uymaz. Geçmişi ve geleceği düşünmez,rahattır, işleri genelde oluruna bırakır. Olaylardan ders almaz, aynı hataya tekrar düşer, rastgele hareket eder, işlerinde çoğunlukla başarısızdır, zarar eder.

41- Kendini doğru ve iyi görür, yaptıklarını haklı göstermeye çalışır. Yanlışını kabul etmek istemez, bildiğinden şaşmaz. Ekip, takım çalışmasına kapalıdır. Ortak iş yapmaya, işçi çalıştırmaya yatkın değildir.

42- Başarısızlığına ve tembelliğine hemen kendi dışında bir bahane "bulur, hatasını görmez ve kabul etmez, kendini akıllı görür, sanır ama şartları iyi değerlendirip, imkanları lehine kullanamaz. Başkalarının yanlış ve hatasını iyi görür ama bundan ders ve ibret almaz. Ben akıllıyım der ve benzer hataya düşer.

43- İyi anında, çevre ve şartlara göre değil, duygularıyla, araştırıp sormadan acele karar verir, uygulamaya geçince yanlış olduğunu anlar, paniğe kapılır, üzülür. Zaman geçer bunu unutur, yine benzer hatayı yapar: Hayatı pişmanlıklarla doludur.

44- Kızdığında, zorla yaptırılan veya sevmediği işi baştan savma yapar, sorumsuz davranır, ihmalci ve dikkatsizdir. Sert davranış ve katı kurallardan hoşlanmaz, başına buyruk yaşamayı sever. Kendine ve işine karışılmasını istemez.

45- Yabancı, kadın, zengin, yetkili kişi yanında çekingen davranır, eziklik hisseder, arsız, yüzsüz değildir.

46- Eline fırsat (mevki, para) geçince, değişip çevresine zülüm, eziyet etmesini sevmez, baskı kurmaz. Biraz zengin olursa, camiye, fakir ve yaşlılara, kuran kursu ve öğrencilere yardım etmeyi sever.

47- Kendine de kötülük gelmesinden korktuğu için; ezilenin yanında yer almasa bile, zalimin yanına da geçmez, mazlumu ezmesine yardımcı olmaz, içinden zalime beddua eder, mazluma acır ve onun kurtuluşu için dua eder.

48- Sisteme uyumlu, gelenek ve yasalara saygılı, devlete bağlıdır. Bir araya gelip toplu olay yapmaz, katılmaz. Milliyetçilik, ırkdaşlık, birlik, dayanışma, beraberlik duyguları zayıftır ama acıma, merhamet, affetme duyguları canlıdır. Terör olaylarına katılıp, insanları öldürmek, eşyaları tahrip, kırıp dökme, yağma, gibi eylemleri yapmaz. Bu konuda yapabileceği tek şey kendini savunmaktır. Selçuklu, Osmanlı ve 80 yıllık Cumhuriyet döneminde hiç yörük isyanı olmamıştır.

49- Birbirine lakap takar, onu üzecek, küçük düşürecek, ayıracak, farklılığını öne çıkaracak şekilde hitap eder; Topal, çolak, tat, kör, kubuz (palavracı), deli, kara, köse, çakır, sarı gibi.

50- Batıl itikatları vardır. Hocalara hastalık için muska yazdırır. Nazar için kurşun döktürür, eve üzerlik, nazarlık asar, kocakarı ilaçlarını kullanır.

51- Para, mal konusunda sağlıklı, geniş boyutlu düşünüp, eşit, adil tarafsız hareket etmez. Mal verirken çocukları arasında ayrım yapar. Kardeşler miras ve ortak yapılan işte daha çok çalıştığı veya hak ettiği düşüncesiyle malın iyi ve çok tarafını kendi alır, Ama yapılan bu haksızlık, çıkarcılık hayretmez. Daha çok ve çabuk kazanmak için yabancı biriyle iş yapar, oda malın tümünü çarpar, beş parasız kalır. Zengin, önemli kişi, işveren olup, arabaya, güzel bir eve, eşyalara sahip olmaya heveslidir. Ancak gerçekçi ve prensipli olmadıklarından bunu sağlayamazlar. Yakınlarını kıskanma huyları vardır. Akraba ve kardeşlerinin ne onmasını nede ölmesini isterler. Birlikte hareket etme, ekip çalışması, paylaşma duygusu zayıftır.

52- Gülmeyi, eğlenmeyi, çevresini neşelendirmeyi bilmez. Zaten fazla neşeli tavırları hoş karşılamazlar. Kızmak için bahane ararlar. “Yılışma, zevzeklenme, karı gibi ne gülüyon, ne sırıtıyorsun!”

53- Çoğunluğu giyimine özen göstermez, zevk için değil yöre şartlarına göre soğuktan korunmak veya giyinmiş olmak için giyinirler. Sadece düğün ve bayramlarda özen gösterirler. Hatta iş kıyafetiyle düğüne gidenler bile görülmüştür.

54- Yaşantılarının zorluğu nedeniyle yemek kültürleri yerleşik olanlara kıyasla fazla gelişmemiştir, şartlara ve elindeki imkanlara göre hayvansal gıdalardan yemek çeşitleri vardır.

55- Askerliğe isteyerek gider, askerliği dini ve milli bir vatandaşlık görevi olarak görür. Askerde onbaşı, çavuş rütbesine yükselenler sivil hayatta da bu unvanları taşırlar.

56- Sorunlarını kendi başına çözmeye çalışır, akıl danışmaz. Öğüt verene de kulak asmaz, işine karışılmasını, fikirlerine itiraz edilmesini istemez. Planlı, prensipli ve düzenli hareket etmediğinden sorunlarını çözemez. Afşar ve Türkmenler gibi yaylak ve kışlaklarına bir yıl fedakarlık yapıp ev ve ağıl yapsalardı sonraki yıllarda hem çok rahat edecekler hem de ev ve ağıllarının çevresi zilyetlik nedeniyle kendi mülkleri olacağından zenginleşeceklerdi.

57- Kötülük yapmayı sevmez. Kendisine kötü1ük yapılmasını da istemez.

58- Demokrasi kültürü yoktur, ataerkil bir düzende yetişmiştir.

59- Yörüğün harmanı olmaz; işin tüm gereklerini yapmaz, sonuna kadar sabırla beklemez, azmedip zorluklara dayanmaz.

60- Yörükten zengin olmaz, eline para geçerse tembelliğe başlar, para hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. Daha da çok olsun diye uğraşmaz, Bana yeter der ve köşeye çekilir.

61- Yörükten Evliya; Aslında yörüklerin yapısı, duygu ve düşünce sistemleri din adamlığına uygundur. Makam, mevki, mal edinme hırsından uzak sakin kendi halinde insanlardır. Allah’ın rahmetinin geniş olduğuna kendilerinin kusurlarını hoş görüp, eksik ibadetlerini affedeceğine inanırlar.

62- Akrabalarına tutkun, düşkün değildir. Diğer akrabalarına göre zengin veya yetkili olunca; fakir ve işsizleri etrafıma toplayayım, onlara yardım edeyim, faydalı olayım, yol göstereyim de; okusun, iş meslek, mal mülk sahibi olsun demez. Yardım için gelenlerle de ilgilenmez, akrabalarından kaçar.

63- Yörüklerin hayvansal ürünlerle ilgili düşüncesi; "Keçinin peyniri, Koyunun yoğurdu. İneğin yağı, Camızın kaymağı makbuldür." "Koyunun kellesi, Keçinin ciğeri iyidir".

64- "Ardıcın Közü, Yörüğün sözü olmaz" Bunu. köylüler yörükleri kötülemek için söylemişlerdir. Genelleme yanlıştır, Çoğunluğu sözünün eridir.

65- Yörükler, düşünce ve davranış açısından;şekilcilik ,siyasi, İslamcılıktan, tarikatcılıktan daha çok ; ılımlı Laik, hoşgörülü İslamcılığa yakındır.

 
Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol